6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 28. Maddesinin 2’nci Fıkrasını Değiştiren 7251 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 2. Maddesinin İptali Hakkında Bülten
22/12/2023 tarihli ve 32407 sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesinin 26/10/2023 Tarihli ve E: 2020/73, K: 2023/181 Sayılı İptal ile sonuçlanmış soyut norm denetimi kararı yayımlanmıştır. Bu kararda Anayasa Mahkemesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nda yapılan değişikliğin Anayasa’nın 13. (Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması) ve 141. (Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması) maddelerine aykırı olduğuna karar vermiştir.
7251 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un iptal başvurusuna konu edilen ikinci maddesi aşağıdaki gibidir.
“MADDE 2 – 6100 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, taraflardan birinin talebi” ibaresi “yahut yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi” şeklinde değiştirilmiştir.”
İptal kararına konu kısımlar çıkarıldığında madde aşağıdaki hale gelmiştir.
(2) Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilir.
İptal davası başvurusunda özetle; dava konusu kuralın, hangi durumlarda ve kimlerin talebi üzerine duruşmaların aleniyetini sınırlanacağının belirsiz hale geldiği, duruşmaların aleniyeti ilkesine istisna olabilecek hâllerin sınırlarını genişlettiği, metnin gerekçesinde uygulamaya yön verebilecek herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, aleniyete ilişkin çizilen çerçevenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle bağdaşmadığı ileri sürülmüştür.
Dava konusu kural; yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerektirmesi hâlinde, ilgilinin talebi üzerine ya da resen mahkemece, duruşmanın kısmen ya da tamamen gizli olarak yapılabilmesine imkân tanımaktadır. Kuralda yer alan “ilgili kişiler” ibaresi ile kanun koyucunun; davacı, davalı, aslî veya feri müdahiller ile dava sırasında kamuya açık hâle getirilecek bilgi ve belgelerden dolayı menfaatleri zedelenebilecek üçüncü kişilerin kastedildiğini tespit edilmiştir. Nitekim kuralın da yer aldığı 7251 sayılı Kanun’la yapılan ibare değişikliği öncesinde yalnızca davanın taraflarına bu imkân tanınmışken değişiklikle birlikte her dava türüne veya davaya konu olaya göre değişkenlik gösterebilecek ilgililer bakımından da duruşmanın gizli olarak yapılabilmesi mümkün hâle getirilmiştir.
Anayasa Mahkemesi değerlendirmesinde; Anayasa’nın 13. maddesinde temel hak ve özgürlüklerin yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabileceğine değinmiştir. Buradan hareketle, Anayasa’nın 141. maddesinin birinci fıkrasında “…Duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir.” ve ikinci fıkrasında da “Küçüklerin yargılanması hakkında kanunla özel hükümler konulur.” denilmek suretiyle yargılamanın aleniliği ilkesine ilişkin özel sınırlama sebepleri gösterildiğine işaret etmiştir. Bundan bahisle yalnızca genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerektirdiği hâllerin bulunması ya da küçüklerin yargılanması durumunda aleniliğin sınırlanması mümkün olabileceği tespiti yapılmıştır.
Dava konusu kuralla, Anayasa’nın söz konusu maddesinde özel sınırlama sebebi olarak sayılmayan bir hal sınırlama sebebi olarak getirilmiştir. Bu yeni sınırlama sebebine göre, yargılamayla ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde de yargılamanın aleniliği ilkesinin sınırlandırılabilecektir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi, Anayasa’da düzenlenmiş özel sınırlama sebepleri dışında bir nedenle aleni yargılanma ilkesinin sınırlanabileceğini öngören kuralın temel hak ve özgürlüklerin yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabileceğine ilişkin anayasal ilkeye aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiğine karar vermiştir.
Bu karar neticesinde, HMK’nın 28/II maddesinin iptal kararı sonrası hükümleri doğrultusunda yalnızca duruşmaların gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilecektir.
22/12/2023 tarihli ve 32407 sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesinin 26/10/2023 Tarihli ve E: 2020/73, K: 2023/181 Sayılı İptal ile sonuçlanmış soyut norm denetimi kararına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/12/20231222-5.pdf