Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (“Karar”) 13.09.2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Konuya ilişkin olarak ön yorumlarımız aşağıdaki gibidir.
Önemle belirtmek isteriz ki, Kararın uygulanmasına ilişkin net olmayan birçok önemli husus mevcuttur. Bu sebeple, Karara ilişkin aksiyon almadan önce Hazine ve Maliye Bakanlığı (“Bakanlık”) tarafından karara ilişkin çıkarılacak ek bilgilendirmelerin (örn. tebliğ vs.) beklenmesi faydalı olacaktır. Bu tür bilgilendirmelerin önümüzdeki hafta sonuna kadar çıkabileceğini düşünmekteyiz.
- Karar kapsamına giren sözleşmeler:
Karar kapsamına, Bakanlıkça ek bir istisna çıkarılmaması durumunda, Türkiye’deki yerleşik gerçek/tüzel kişiler arasında yapılan:
o Menkul ve gayrimenkul alım satım,
o (taşıt ve finansal kiralama dahil) Her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing sözleşmeleri,
o İş sözleşmeleri,
o Hizmet sözleşmeleri,
* Hizmet sözleşmeleri kapsamında tam olarak hangi sözleşmelerin gireceği net değildir. Zira, Türk Borçlar Kanunu (“Kanun”) uyarınca hizmet sözleşmeleri, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmeler olarak tanımlanmakta olup, bu tanımdan yola çıkarsak (yani dar yorumlarsak), diğer hizmet sözleşmeleri (örn. danışmanlık sözleşmeleri) bu kapsamda değerlendirilmeyecektir. Fakat, bu Kararın çıkarılma amacı düşünüldüğünde hizmet sözleşmelerinin daha geniş yorumlanabileceği ve tüm hizmet sözleşmelerinin bu kapsama sokulabilmesi de ihtimal dahilindedir.
o Eser sözleşmeleri girmektedir.
Bu sözleşmelerdeki tutarlar döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak belirlenemeyecektir.
Mevcut Sözleşmeler Hakkında:
Yukarıdaki kapsama girene mevcut sözleşmelerdeki döviz olarak belirlenmiş bedellerin, değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten (yani dün) 30 gün içerisinde, Bakanlıkça belirtilen haller dışında, Türk parasına çevrilmesi gerekecektir. Burada net olmayan 3 adet husus vardır:
o TL’ye dönerken hangi kurun kullanılacağı düzenlenmemiştir. Karar uyarınca “Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenir” denilmektedir; dolayısıyla bu kurun ve tutarın yeniden belirlenmesi hususunda tarafların müzakere edeceği ve anlaşma yolu ile bedelleri yeniden belirleyeceği anlaşılmaktadır. Ancak ileride Bakanlık tarafından bu hususta çıkarılacak olan ilave kararlar ile bu hususun netleştirileceği kanaatindeyiz.
o Bakanlıkça hangi hallerin/sözleşmelerin istisna tutulacağı belli değildir.
o Dövize endeksli mevcut sözleşmelerin de bu kapsama girip girmeyeceği tartışmalıdır. Mevcut Karar metnine baktığımızda sadece mevcut sözleşmelerin döviz cinsinden kararlaştırılmış bedellerin TL’ye çevrilme zorunluluğundan bahsedilmiş fakat döviz endeksli sözleşmelerden bahsedilmemiştir. Bu hususun da önümüzdeki günlerde netleşeceğini düşünüyoruz.
- Karara Uyulmaması Halinde Olası Yaptırımlar:
Karara uyulmaması durumunda aşağıda düzenlenen yaptırımların, (2. ve 3. Kalemin uygulanması çok net olmamakla beraber) Karar hükümlerini ihlal eden şirketler aleyhinde uygulanabileceği kanaatindeyiz:
o 3.000 TL ile 25.000 TL arasında idari para cezası uygulanabilecektir. Fakat bu tutarın işlem başına mı yoksa sözleşme başına toplam bir tutar mı olduğu çok net değildir.
o Kararda öngörülen işlemleri ifa eden kişilerden, işlemlerinde Karara aykırılıklar tespit edilenler hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun zabıt ve aramaya dair hükümleri uygulanır.
o Bakanlık, bu kişilerin faaliyetlerini kısmen veya tamamen, geçici veya sürekli olarak durdurmaya veya müteakip işlemleri teminata bağlamaya, gerektiğinde bu teminatları kısmen veya tamamen Hazine’ye gelir yazmaya veya haklı ve mücbir sebeplerin mevcudiyeti halinde teminatı kaldırmaya yetkilidir.
- Diğer Mevzuat ile Çelişkiler:
Son olarak belirtmek isteriz ki Kararda yürürlükte olan diğer kanunlara aykırı bazı hükümler mevcuttur (örn. Kanun uyarınca ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödenmesini isteyebilir).
Bu şekilde Karar ve bir kanun arasında çelişki olması halinde, kanun hükümlerine öncelik tanınması gerekmektedir. Ancak uygulamada Bakanlığın nasıl ilerleyeceği henüz belirli olmadığından, bu çelişkili durumlara ilişkin net bir görüş vermek şu aşamada mümkün değildir.