Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Üyelerinin İbrası Hakkında Makale
Anonim şirket, sermayesi belirli paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu olan ve pay sahiplerinin sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile şirkete karşı sorumlu oldukları şirkettir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) anonim şirketlerin, genel kurul ve yönetim kurulu olmak üzere iki zorunlu organı bulunmaktadır. Yönetim kurulu, şirketin idaresi ve temsili ile yetkili yürütme organı olduğundan, yalnızca karar organı olan genel kurulun aksine sorumluluğu bulunmaktadır. Yönetim kurulu üyelerini, şirkete karşı bu sorumluluktan kurtaran yasal unsur ibradır.
Şirketler hukukunda ibra; genel kurulun, ibraya konu hesap dönemi sonunda, yönetim kurulu üyelerinin ilgili hesap dönemindeki iş ve faaliyetlerinin ekonomik ve hukuki sonuçlarını onaylamasına ilişkin irade açıklamasıdır.
Anonim şirketlerde ibranın, ilk fonksiyonu yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılabilecek sorumluluk davasını ortadan kaldırmak; ikinci fonksiyonu ise ibra kararıyla mevcut yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin gelecek hesap dönemi için anonim şirket tarafından verilen bir güven açıklamasıdır.
TTK madde 408 uyarınca ibra kararı alma yetkisi genel kurulun devredilemez görev ve yetkisidir. İbra tek taraflı yenilik doğuran bir genel kurul işlemi olup ibranın hüküm doğruması için ayrıca ibra edilen yönetim kurulu üyesinin kabulünü gerektirmemektedir. İbra kararı şirket esas sözleşmesinde aksine daha ağır nisap öngörülmemiş ise genel kurul toplantısında hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir. TTK madde 436/2 şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacaklarını düzenlemektedir. Genel kurul, yönetim kurulu üyeleri hakkında ibra kararı alarak o hesap dönemi içerisinde yapılan bütün iş ve işlemler için yönetim kurulu üyelerine dava açmayacaklarını kabul etmektedirler ve yönetim kurulu üyelerinin ibra kararı alınan dönem için tazminat sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.
Genel kurul ibra kararını yönetim kurulu üyelerinin ilgili faaliyet dönemine ilişkin olarak herhangi bir sınırlama olmadan genel ibra şeklinde verebileceği gibi zaman, kişi ve konu bakımından sınırlayarak ibra kararını verebilecektir. İbra, genel kurul tarafından açıkça verilecek bir karar ile alınabileceği gibi bilançonun onaylanması yolu ile de alınabilir. Genel kurul toplantı gündeminde açıkça ibraya ilişkin olarak gündem maddesi olduğunda bu maddeyi müzakere ederek yönetim kurulu üyelerinin ibrası kapsamında karar alabilmektedir. Buna ilaveten, TTK madde 424 gündemde yer alan ilgili hesap dönemine ilişkin bilançoların onaylanmasına ilişkin genel kurul kararının kararda aksine açıklık bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin ibrası sonucunu doğuracağını düzenlemektedir. Bu kapsamda genel kurul kararında açıkça bilançonun onaylanmasının ibra sonucunu doğurmayacağı belirtilmediği halde bilançoların onaylanması yönetim kurulu üyelerinin ibrası sonucunu doğuracaktır. Buna ilaveten, TTK madde 424 bilançoda bazı hususlar hiç veya gereği gibi belirtilmemişse veya bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve bu hususta bilinçli hareket edilmişse onamanın ibra etkisini doğurmayacağını düzenlemektedir. TTK madde 409’da yapılacak olağan genel kurul toplantılarında organların seçimine, finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, kârın kullanım şekline, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin müzakere yapılıp karar alınacağı düzenlenmektedir. Buna ilaveten, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in “Gündem” başlıklı 13. maddesinde olağan genel kurul toplantılarında bulunması gereken gündem maddelerinden bir tanesinin de “Yönetim kurulu üyelerinin ibrası” olarak yer almaktadır. Bu düzenlemeler kapsamında olağan genel kurul toplantılarında yönetim kurulu üyelerinin ibrasının müzakere edilmesi ve karar alınması zorunlu olmuş olup TTK madde 424 çok fazla uygulama alanı bulamayacaktır.
TTK madde 559, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin hem kuruluştan hem de sermaye artırımından doğan sorumluluklarının genel kurul tarafından ibrasını düzenlemektedir. Bu düzenlemeye göre, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin kuruluştan veya sermaye artırımından doğan sorumlulukları, şirketin tescil tarihinde itibaren dört yıl geçmedikçe sulh ve ibra yoluyla kaldırılamamaktadır. Bu sürenin geçmesinden sonra da sulh ve ibra ancak genel kurulun onayıyla geçerlilik kazanacaktır. Ancak sermayenin onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri sulh ve ibranın onaylanmasına karşı iseler, sulh ve ibra genel kurulca onaylanamayacaktır.
TKK maddde 558 ibra kararının genel kurul kararı ile kaldırılamayacağını düzenlemektedir. İbra, bir genel kurul kararı olduğundan dolayı TTK’nun madde 445’te belirtilen genel kurul kararlarının iptaline ilişkin düzenlemeye tabidir. Bu kapsamda kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden 3 ay içerisinde iptal davası açılabilecektir. TTK madde 446 iptal davası açabilecek kişiler altında yönetim kurulunu da belirtmektedir.
TTK madde 558/2’de genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerinin ibrası için olumlu yönde oy kullanması halinde sorumluluk davası açma hakkı sona ereceğini düzenlemektedir. Buna ilaveten, eğer pay sahipleri ibra kararı aleyhine oy vermişlerse bu durumda ibra kararı tarihinden itibaren altı 6 süre içerisinde sorumluluk davası açmaları gerekmektedir. TTK’nun gerekçesinde altı aylık sürenin hak düşürücü süre olduğu belirtilmektedir.