Çalışanın Mesai Takibinin Parmak İzi Kayıt Sistemi ile Yapılması Hakkında Anayasa Mahkemesi Kararına İlişkin Bülten
19.04.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 2018/11988 başvuru numaralı ve 10.03.2022 tarihli kararında, bir kamu kurumu çalışanının parmak izi kayıt sistemi ile mesai takibinin yapılmasının, özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerinin korunmasını isteme hakkını ihlal ettiğine karar verilmiştir.
Öncelikle belirtmek isteriz ki, her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararında kamu kurumu çalışanının mesai takibi yapılmasına ilişkin yasal bir düzenleme olmadığı vurgulansa da, açık rıza olmaksızın mesai takibi yapılmasında çalışanların özel nitelikli kişisel verilerinin işlenmesine izin veren açık bir yasal düzenleme, özel hukuk tüzel kişileri için de bulunmamaktadır. Bu nedenle, işbu Anayasa Mahkemesi kararının özel hukuk tüzel kişileri açısından da bağlayıcı olacağı kanaatindeyiz.
Anayasa Mahkemesi kararında;
(i) Çalışanın özel nitelikli kişisel verisinin işlenmesine rıza göstermemesi,
(ii) Mevzuatta açık rıza olmaksızın kişisel verinin işlenmesine izin veren bir düzenlemenin bulunmaması,
durumlarında çalışanın Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğinin kabul edilebileceği belirtilmektedir.
Aynı zamanda, her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararında ayrıca belirtilmese de, yukarıdaki durumun Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na (“KVKK”) da aykırı olacağını hatırlatmak isteriz.
Bahse konu kararda, Anayasa Mahkemesi, aşağıdaki hususlara da değinmektedir:
- Temel hak ve hürriyetlere getirilen sınırlamaların, Anayasa’nın 13. maddesinde öngörüldüğü şekilde, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama kriterlerine uygun olması gerekmektedir.
- İşveren kamu kuruluşu tarafından çalışanın biyometrik verisinin işlenmesine açık rıza göstermemesi halinde, KVKK’da belirtilen istisnalar kapsamında açık rıza olmaksızın işlenebileceği açıktır. İlaveten, bu işlemenin meşru bir amaca dayanması, demokratik toplum gereklerine uygun ve ölçülü olması gerektiği hatırlatılmıştır.
- Çalışanın özel nitelikli kişisel verilerinin işlenmesinin esas ve usullerinin kanun ile düzenlendiği hallerde rıza olmaksızın kanun hükümleri uyarınca bu veriler işlenebilecektir. Bununla birlikte, kanunun çalışanın temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasını içeren konuyla ilgili temel esasları ve ilkeleri belirleyecek nitelikte olması gerekmektedir.
Bu kapsamda kanun ve ilgili kanuna dayanan mevzuatın özellikte kişisel verilerin işlenmesinin kapsamına ve muhafazasına ilişkin esasları belirlemesi beklenir. Kanunun ayrıca tutulma süresi, üçüncü kişilerin erişimi ile verilerin kullanılması ve imhası konusundaki usullere ilişkin muhataplarının yetki aşımı ve keyfiliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak açık ve detaylı kuralları içermesi gerekmektedir.
- KVKK anlamında açık rızanın varlığından söz edilmesi için ise en azından işlenecek kişisel verinin kapsamı, amacı, sınırları ve sonuçları hakkında çalışanın önceden yeterli bir biçimde bilgilendirilmesi elzemdir.
- Devlet memurlarının çalışma saatleri ile günlük çalışma saatlerinin başlama ve bitme saatlerinin tespitine ilişkin düzenlemelerin mevcut olduğu ancak çalışanın mesaiye devam durumunun kontrolü ve bu amaçla özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesine izin veren ilişkin açık bir düzenlemenin olmadığı görülmüştür.
Bu nedenlerle, çalışanın somut olayda özel nitelikli kişisel verisinin işlenmesine açık rızası da bulunmadığından, veri işlemenin kanunilik şartını sağlamadığı sonucuna varılmıştır ve Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
Konu hakkında Anayasa Mahkemesi’nin basın duyurusunu aşağıda bulabilirsiniz: