Anayasa Mahkemesi’nin 21/09/2022 Tarihli ve Çalışan Telefon Mesajlarının İncelenmesi Hakkında Kararına İlişkin Bülten
16/11/2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan, Anayasa Mahkemesi’nin 21/09/2022 tarihli ve 2019/25604 sayılı kararı, işverenin denetim hakkı kapsamında çalışan verilerini işlemesine ilişkin olarak önemli hususlara değinmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin benzer olaylar kapsamındaki kararlarında, bu kararda da olduğu gibi, işverenin çalışanın kullanımına tahsis ettiği araçlar üzerinde denetim hakkını kullanarak çalışan verilerini işlemesi bakımından, çalışanların bu hususta bilgilendirilmiş olması gerekliliğinden bahsedilmişti. Ancak bu kararda, yalnızca bu gereklilikten bahsedilmekle yetinilmeden, söz konusu bilgilendirmenin kapsamında nelerin yer alması gerektiğine değinilmiş ve ayrıca çalışanın özel hayatına saygının işyerinde korunmasına ilişkin makul beklentisi de ele alınmıştır.
Kararın özetine ve karara ilişkin detaylı bilgilere aşağıda yer verilmektedir.
- Özet: Başvuru, özel bir şirkette çalışan başvurucunun bir iş arkadaşı ile yaptığı ve işveren tarafından daha sonra haklı nedenle fesih gerekçesi olarak gösterilen cep telefonu yazışmalarının işveren tarafından incelenmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddialarına ilişkin olup, mahkemece başvurucunun iddiaları kabul edilmiştir.
- Detaylar: Özel bir şirket çalışanı olan başvurucunun iş sözleşmesi, işveren tarafından 31/10/2017 tarihinde, aynı işyerinde çalışan Ö.Ç. isimli kişiye verilen cep telefonunun incelenmesi sonucunda elde edilen mesaj içerikleri sebep gösterilerek haklı nedenle feshedilmiştir.
Başvurucu 22/11/2017 tarihinde İstanbul Anadolu 7. İş Mahkemesinde işe iade istemiyle açtığı davada iş akdinin haksız olarak feshedildiğinin yanı sıra feshe dayanak yapılan mesajlaşma içeriklerinin kişisel veri olarak korunması gerektiğini ifade etmiştir. Mahkeme işe iade istemini reddettiği kararında, cep telefonunun işveren tarafından verilmesi nedeniyle anılan yazışmaların hukuka uygun olarak elde edildiğinin kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Karara karşı yapılan istinaf başvurusu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi tarafından kabul edilmeyerek, davanın kesin olarak reddine karar vermiştir.
Akabinde, başvurucu mesaj içeriklerinin hukuka aykırı olarak ele geçirildiği, kişisel veri niteliğinde olduğu, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiaları ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.
- Sonuç ve Karar:
Anayasa Mahkemesi’nce yapılan incelemede aşağıdaki hususlara dikkat çekilmiştir;
- İşverenin yönetim yetkisi işyerinde işin yürütülmesi, işyerinin düzeninin ve güvenliğinin sağlanmasıyla sınırlı olmalıdır.
- Bu bağlamda işverenin yetki ve hakları sınırsız olmayıp, çalışana tanınan temel hak ve özgürlüklerin somut olayda haberleşme hürriyeti ve özel hayata saygı hakkı işyeri sınırları dâhilinde de korunmaktadır.
- Bu çerçevede, işyerinde kullanıma sunulan iletişim araçlarının işverene ait olduğu gözetilerek sırf bu nedenle bile işverenin iletişim araçları üzerinde sınırsız ve mutlak bir gözetleme ve denetleme yetkisinin olduğunu kabul etmek, işçinin demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklerine işyerinde de saygı gösterilmesi gerektiği yönündeki haklı beklentisi ile uyuşmayacaktır.
- Somut olayda her ne kadar işveren tarafından çalışanlara sunulan “İletişim Araçları Politikası” başlıklı genel bir düzenlemede işveren tarafından verilen iletişim araçlarının iş amaçlı kullanılması gerektiği belirtilmiş olsa da, anılan belgede iletişim araçlarının inceleme ve denetleme yetkisi, kullanım sınırları ve bu sınırların aşılması durumuna bağlı yaptırımların açıkça düzenlenip düzenlenmediği ve anılan belgenin işçilere aydınlatma yükümlülüğü kapsamında bildirilip bildirilmediği hususları tartışılmamıştır.
- Kaldı ki, mesajlaşma programlarının kişisel olarak da kullanılabileceği gözetildiğinde bir başkasına ait olan cep telefonunun incelenmesi neticesinde başvurucunun kendisine ait mesajların ele geçirilmesi, başvurucunun özel hayatının ve haberleşmesinin gizliliğinin korunması konusundaki makul beklentisine aykırıdır.
Tüm bu hususlar neticesinde, Anayasa Mahkemesi, somut olayda başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesi ile güvence altına alınan özel hayata saygı ile Anayasa’nın 22. maddesi ile güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar vermiştir.