30.11.2021 tarihli Resmi Gazete’de 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (“DeğişiklikKanunu”)yayınlanmıştır. 7343 sayılı Kanun ile 09.06.1932 Tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“Kanun”) kapsamında bazı değişiklikler yapılmış olup, yapılan değişiklikler içerisinde önem arz eden maddelere ilişkin detaylar aşağıda yer almaktadır.
Kanun’un “İcranın geri bırakılması için verilecek süre” isimli 36. maddesinde yapılan değişiklikler:
09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 36/1: “İlâma karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehni veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehni veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise icranın geri bırakılması için bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir. Bu süre ancak zorunluluk hâlinde uzatılabilir.”
7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun madde 36/1: “İlâma karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehni veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehni veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise icranın geri bırakılması için takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir. Bu süre ancak zorunluluk hâlinde uzatılabilir.”
Bu değişiklikle birlikte icranın geri bırakılması için artık icra müdürü tarafından borçluya, icra takibinin yapıldığı yer icra mahkemesinden karar alınması için uygun bir süre verilecektir. Madde gerekçesinde de ifade edildiği üzere, bu değişiklikle amaçlanan, Bölge Adliye Mahkemeleri ve Yargıtay’ın iş yükünün azaltılması ve borçlunun zaman kaybının önüne geçilerek usul ekonomisi ilkesi ile bağdaşan bir düzenleme getirilmesidir.
09.06.1932 Tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 36/3: “Ücreti ilgililer tarafından verilirse bölge adliye mahkemesi veya Yargıtayca icranın geri bırakılması hakkındaki karar icra dairesine en uygun vasıtalarla bildirilir.”
7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun madde 36/3: “Ücreti ilgililer tarafından verilirse icra mahkemesince icranın geri bırakılması hakkındaki karar, hükmü veren mahkemeye ve icra dairesine en uygun vasıtalarla bildirilir.”
Ücret ilgililer tarafından verilirse icranın geri bırakılması hakkındaki karar değişiklik öncesi Kanun’da Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtayca icra dairesine bildiriliyorken, değişiklik ile birlikte, icranın geri bırakılması kararının icra mahkemesince verileceği ve bunun da hükmü veren mahkemeye ve icra dairesine bildirileceği düzenlenmiştir.
09.06.1932 Tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 36/5: “Bölge adliye mahkemesince başvurunun haklı görülmesi hâlinde teminatın geri verilip verilmeyeceğine karar verilir. Yargıtayca hükmün bozulması hâlinde borçlunun başvurusu üzerine, bozmanın mahiyetine göre teminatın geri verilip verilmeyeceğine mahkemece kesin olarak karar verilir.”
7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun madde 36/5: “Bölge adliye mahkemesince başvurunun haklı görülmesi hâlinde teminatın geri verilip verilmeyeceğine karar verilir. Yargıtayca hükmün bozulması hâlinde borçlunun başvurusu üzerine, bozmanın mahiyetine göre teminatın geri verilip verilmeyeceğine bozma sonrası esası inceleyecekmahkemece kesin olarak karar verilir.”
Değişiklikten önce Kanun’da, hükmün Yargıtay tarafından bozulması halinde borçlunun başvurusuyla birlikte teminatın geri verilmesi kararının mahkemece kesin karara bağlanacağı düzenlenmişken, Değişiklik ile birlikte bozma sonrası esası inceleyecek mahkemece teminat hakkındaki kararın verileceği hüküm altına alınmıştır.
09.06.1932 Tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 36/6: “Bölge adliye mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmesi veya Yargıtayca hükmün onanması hâlinde alacaklının istemi üzerine başkaca işleme gerek kalmaksızın teminata konu olan para alacaklıya ödenir. Mal ve haklar ise, malın türüne göre icra dairesince paraya çevrilir.”
7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun madde 36/6: “Bölge adliye mahkemesince başvurunun kesin olarak esastan reddine karar verilmesi veya Yargıtayca hükmün onanması hâlinde alacaklının istemi üzerine başkaca işleme gerek kalmaksızın teminata konu olan para alacaklıya ödenir. Mal ve haklar ise, malın türüne göre icra dairesince paraya çevrilir. Bölge adliye mahkemesinin başvurunun esastan reddine ilişkin kararına karşı temyiz yolunun açık olması hâlinde, temyiz yoluna başvurma süresinin dolmasına kadar icranın geri bırakılması kararının etkisi devam eder. İlâm alacaklısının teminat üzerinde rüçhan hakkı vardır.”
Değişiklikten önce Kanun’da teminata konu olan paranın alacaklıya ödenmesi için kesin olarak esastan ret şartı aranmazken, değişiklik ile birlikte kesin olarak ret şartı getirilmiştir. Bununla birlikte, Bölge Adliye Mahkemesi’nin başvurunun esastan reddine ilişkin kararına karşı temyiz yoluna başvurma süresinin dolmasına kadar icranın geri bırakılması kararının devam edeceği ve ilam alacaklısının teminat üzerinde rüçhan hakkı olacağı düzenlenmiştir.
Kanun’un “Kıymet takdiri” isimli 87. maddesinde yapılan değişiklikler:
09.06.1932 Tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 87: “Haczi yapan memur, haczettiği malın kıymetini takdir eder. İcabında ehli vukufa müracaat edebilir.”
7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun madde 87: “Haczi yapan memur, sicile kayıtlı mallar hariç olmak üzere haczettiği malın kıymetini takdir eder. İcabında bilirkişiye müracaat edebilir.Sicile kayıtlı malın kıymet takdirinin bilirkişilik bölge kurulu listesinde kayıtlı ve bu konuda Adalet Bakanlığınca izin verilen bilirkişilere, bunların bulunmaması hâlinde listede kayıtlı diğer bilirkişilere yaptırılması zorunludur.Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”
Değişiklik ile birlikte haczi yapan memurun, sicile kayıtlı mallar hariç olmak üzere haczedebileceği malların kıymetini takdir edebileceği düzenlenmiştir. Bununla birlikte, Sicile kayıtlı malın kıymet takdirinin bilirkişilik bölge kurulu listesinde kayıtlı ve bu konuda Adalet Bakanlığınca izin verilen kişilere yaptırılmasının zorunlu olduğu hükmü eklenmiştir.
Kanun’un “İstihkak davalarında mülkiyet karinesi” isimli97/a maddesinde yapılan değişiklikler:
09.06.1932 Tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 97/a: “Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur. Bu karinenin aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer.”
7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun madde 97/a: “Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Bu hâlde üçüncü şahıs yedieminliği kabul ettiği takdirde bu mal muhafaza altına alınmaz. Ancak 97nci maddenin birinci fıkrası uyarınca takibin devamına karar verilmesi hâlinde mal muhafaza altına alınabilir. Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur. Bu karinenin aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer.”
Hacizde istihkak ile ilgili 97/a maddesine eklenen cümle ile üçüncü şahsın yedieminliği kabul etmesi halinde ilgili malın muhafaza altına alınmayacağı; ancak Kanun’un 97/I maddesi uyarınca takibin devamına karar verilirse malın muhafaza altına alınabileceği düzenlenmiştir.
Kanun’un “Talep için müddetler” isimli 106. maddesinin ismi “Talep için müddetler ve giderlerin yatırılması” şeklinde değiştirilmiştir. Yapılan diğer değişiklikler aşağıda belirtilmiştir:
09.06.1932 Tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 106: “Haczolunan mal menkul ise hacizden nihayet altı ay ve gayri menkul ise nihayet iki sene içinde satılmasını alacaklı isteyebilir.Borçlunun üçüncü şahıslardaki alacağı menkul hükmündedir.”
7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun madde 106: “Alacaklı veya borçlu, hacizden itibaren bir yıl içinde haczolunan malın satışını isteyebilir. Borçlunun üçüncü şahıslardaki alacağı da bu hükme tabidir.Bir yıllık süre içinde satışı istenip de artırma sonucu satışı gerçekleştirilemeyen mahcuz hakkındaki satış isteme süresi, satış isteyen alacaklı bakımından birinci fıkrada belirtilen sürenin sona ermesinden itibaren bir yıl daha uzar.Satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunludur.Sicile kayıtlı motorlu kara araçları bakımından muhafaza, kıymet takdiri ve satış talebinin birlikte yapılması ve bunlara ilişkin giderlerin tamamının birlikte ve peşin olarak yatırılması zorunludur.Kıymet takdiri ve satış giderlerinin, sicile kayıtlı motorlu kara araçları bakımından ilaveten muhafaza giderinin tamamı, satış talebiyle birlikte peşin olarak yatırılmazsa satış talebi vaki olmamış sayılır.Yukarıdaki fıkralar uyarınca satış talebiyle birlikte peşin olarak yatırılan miktarın satış işlemleri sırasında yetersiz kaldığı anlaşılırsa icra müdürü tarafından satış isteyene on beş günlük süre verilir ve bu sürede eksik miktar tamamlanmazsa satış talebi vaki olmamış sayılır.Bu maddede belirtilen giderler Adalet Bakanlığınca her yıl yürürlüğe konulan tarifede belirlenir.”
Değişiklik ile artık; alacaklı veya borçlu, hacizden itibaren bir yıl içinde haczolunan malın satışını isteyebilir. Borçlunun üçüncü şahıslardaki alacağı da bu hükme tabidir. Ayrıca, bir yıllık süre içinde satışı istenip de artırma sonucu satışı gerçekleştirilemeyen mahcuz hakkındaki satış isteme süresi, satış isteyen alacaklı bakımından birinci fıkrada belirtilen sürenin sona ermesinden itibaren bir yıl daha uzayacaktır.
Bunlara ek olarak, satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunlu hale getirilmiştir.
Son olarak, sicile kayıtlı motorlu kara araçları bakımından muhafaza, kıymet takdiri ve satış talebinin birlikte yapılması ve bunlara ilişkin giderlerin tamamının birlikte ve peşin olarak yatırılması zorunlu hale getirilmiştir.