Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen kıymetli evrak türleri arasında yer alan çek, hukuki niteliği itibariyle ticari iş ve işlemlerde yaygın şekilde kullanılan bir ödeme aracıdır. Uygulamada sıklıkla çeklerin geniş anlamda zayi olması yani yitirilmesi ile karşı karşıya kalınmaktadır. Özellikle ticari hayatta çeklerin kaybolması tarafları oldukça zor durumda bırakmaktadır. Böyle durumlarda,  karşımıza çekte hak sahibi olanların başvurabileceği iki temel seçenek çıkmaktadır. Bunlar öncelikle lehtarın ve bazı durumlarda keşideci ve muhatap bankanın başvurabileceği çek iptali davası ile yalnızca keşidecinin başvurabileceği cayma hakkıdır.  Bu yolları kısaca açıklamak ve risk değerlendirmesi yapmak gerekirse;

Çekten cayma, keşidecinin doğrudan muhatap bankaya yönelik bir işlemidir ve keşideci tarafından tedavüle çıkarılmış bir çekin ödenmeme talimatını ifade eder. İşbu cayma hakkı yalnızca çeki düzenleyen kişi ( keşideci ) tarafından kullanılmakta olup Türk Ticaret Kanunu madde 799 uyarınca sıkı birtakım şartlara bağlanmıştır. Bu şartlardan en önemlisi de cayma hakkının hüküm doğurabilmesi için ibraz süresinin geçmiş olması gerekliliğidir. Yani kanun  keşideciye herhangi bir sebep göstermeden çekten cayma hakkı tanıyor fakat bu hakkının hüküm doğurması için ibraz süresinin geçmesini bekliyor. Bu noktada ibraz süresi içinde çekten caymanın kanunen yasaklanmasının amacı, bir ödeme aracı olarak nitelendirilen çekin ticari hayattaki tedavül güvenliğini sağlamaktır. Özetle ibraz süresi içinde kötü niyetli 3. Kişi çeki bankaya ibraz ederse banka ödeme yapabilir.  Kaybolan çek sonrasında sadece bu yola başvurmak oldukça risklidir. Zira, ibraz süresinden önce de kaybolan çeke ilişkin tedbir alınması gerekir ancak bu yol ihtiyaç olunan korumayı sağlamamaktadır. Bu sebeplerle, uygulamada tek başına tam koruma sağlamayan bu yol riskli bulunması sebebiyle çok tercih edilmemektedir.

Çekin kaybolması sonrasında iptalinin dava edilebilmesi için ise davacının senedin kaybolduğu ya da bu durumu öğrenildiği anda çekteki hakkın alacaklısı sıfatını taşıması gerekir. Uygulamada genelde işbu dava lehtarın başvurmakta olduğu bir yol olarak karşımıza çıksa da bazı istisnai durumlarda hak sahibi konumundaki düzenleyen (keşideci) ya da muhatap banka da çek iptal davası açabilmektedir.[1] Kural olarak iptal davasını, çeki düzenleyen değil, hamilin açması gerekir. Bu hususta oldukça çok Yargıtay kararı da mevcuttur.[2] Ancak, çekin düzenleyen tarafça imzalandıktan sonra lehtara verilmeden kaybolma ihtimalinde, çeki düzenleyen de iptal davası açabilmektedir çünkü bu durumda düzenleyenin hem çeke varlık kazandıran iradesi çekte yer almaktadır hem de bir anlamda düzenleyen çekin hamili konumundadır. Ayrıca, hamilin çeki bankaya tahsil cirosuyla devrettiği hallerde ise, banka da çekin iptali için dava açabilir çünkü bankanın hamil ile arasındaki vekâlet ilişkisi bu hakkı doğurmaktadır. Bunlara ek olarak, uygulamada çek defteri ve çekin henüz doldurulmadan kaybolması gibi durumlarla da karşılaşılabilmektedir. Bu gibi hallerde ise çek hesap sahibi durumu ivedilikle muhatap bankayı bilgilendirmeli ve akabinde bahse konu çek iptal davasını açmalıdır.

İptal davası açma yolunun seçilmesiyle birlikte vadesi gelmemiş olsa da -ihtiyadi bir tedbir olarak- çeke ilişkin ödeme yasağı konulması  talep edilmelidir. Uygulamada mahkemeler tarafından çeke ilişkin ödeme yasağı koymak için çek değerinin %15 oranında teminat talep edilmektedir. Alınacak tedbir kararıyla birlikte ilk aşamada çeke ilişkin risk ortadan kalkacaktır. Dava sonucunda da mahkeme tarafından çekin iptaline karar verildiğinde çek artık resmen iptal edilmiş olacaktır. Dava açılmaya karar verilmesi halinde çekin vade tarihi gelmeden işbu dava açılmalıdır. Vade tarihi geçen çeke ilişkin iptal davası açıldığında ödeme yasağına ilişkin bir tedbir kararı alınması mümkün olmayacak ve dava sonuçlanıp çek iptal edilene kadar risk devam edecektir. Uygulamada çek iptal davası masraflı bir yol olarak gözükse de hak sahibine tam koruma sağlaması sebebiyle çok daha fazla tercih edilmektedir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, hasımsız olarak açılan çek iptal davası sonrasında mahkeme tarafından Ticaret Sicili Gazetesi’nde çekin kayıp olduğuna ilişkin ilanlar yayınlanır. İlandan önce veya sonra iptal kararı verilmeden bahse konu kayıp çek mahkemeye sunulursa ya da sunulmasa bile çeki elinde bulunduran kişi ortaya çıkarsa, dava istirdat davasına dönüşür ve mahkeme tarafından davacıya istirdat davası açması için süre verilir.


[1] Poroy/Tekinalp, Kıymetli Evrak, 20. Bası, N. 538. – Pulaşlı, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, 3. Bası, N.97

[2] T.C. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 2667 Karar: 2018 / 8085 Karar Tarihi: 19.12.2018