Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de etkisini gösteren Koronavirüs (Covid-19) salgını kapsamında sizlere (A) Bener’in her zaman olduğu gibi hizmet vermeye devam edeceği, (B) çalışanlarınız açısından haklarınız/yükümlülükleriniz ve (C) sözleşmelerinize ilişkin haklarınız/yükümlülükleriniz hakkında özet bir bilgilendirme yapmak istemekteyiz. Detayları aşağıda bulabilirsiniz.

A. BENER FAALİYETLERİ

Çalışanlarımızın sağlık ve güvenliklerini gözeterek ve virüsün yayılmasını engellemek amacıyla biz de Bener olarak uzaktan çalışma uygulamasına geçmiş bulunuyoruz ve ofisimizde şu anda fiziken minimum sayıda personel bulunmaktadır. Uzaktan Çalışma Uygulaması süresince müvekkillerimize her zaman olduğu gibi tüm kadromuzla hukuki hizmetlerimizi sunmaya devam edeceğiz.

B. ÇALIŞANLARINIZ AÇISINDAN

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve diğer ilgili mevzuat uyarınca işverenler çalışanlarının işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla, riskleri analiz edip gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Bu kapsamda, bir çalışanın çalışması, iş amaçlı olarak seyahat etmesi sırasında koronavirüs ile enfekte olması durumunda, bu durumun iş kazası sayılma ihtimali bulunmaktadır.


Belirtilen hususlar kapsamında, çalışanlara virüsten korunmalarına yönelik talimat ve önerilerin yazılı olarak iletilmesi (örneğin, hijyen kurallarına uymaları, mümkün olduğu kadar tokalaşmaktan ve temastan kaçınmaları, kalabalık ortamlarda bulunmamaları gibi), işyerinde buna ilişkin önlemlerin (örneğin, işyerinde hijyen çalışmalarının yapılması, çalışanlara maske dağıtılması gibi) alınması önerilmektedir. Bu durumda olası bir enfekte olma durumunda bu durum iş kazası sayılsa bile, işverenin kusur oranı daha düşük addedilebilir ve bu durumda işverenin sorumluluğu daha az olabilir.

İş Hukuku açısından işverenlerin veya çalışanların alabileceği belirli aksiyonlar bulunmaktadır. Bunlardan bazılarına ilişkin kısa bilgilendirmeyi aşağıda incelemelerinize sunarız.

a. Çalışanların Birikmiş Ücretli İzinlerini Kullanmasının Talep Edilmesi:

Mevcut durum göz önünde bulundurulduğunda, işverenlerin çalışanlarından, birikmiş ücretli izin günlerini kullanmak suretiyle, ücretli izne çıkmalarını talep etme hakkına sahip olduğu görüşündeyiz.

b. Çalışanların Ücretsiz İzne Çıkmalarının Talep Edilmesi:

Ücretsiz izin uygulaması, İş Kanunu uyarınca çalışanın çalışma koşullarında esaslı bir değişiklik sayılmakta olup; bu kapsamda çalışanların yazılı izinlerinin alınması gerekmektedir, zira işverenin tek taraflı olarak ücretsiz izin uygulaması, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshi olarak değerlendirilecektir.

Bu kapsamda eğer işyerinde ücretsiz izin uygulanması talep ediliyorsa, bu durumda çalışanların yazılı onaylarının alınması ve onayını vermeyen çalışanlara ücretsiz izin uygulanmaması gerekmektedir.

c. Toplu İzin:

İşverenler, Nisan ayı başı ile Ekim ayı sonu arasında çalışanların tamamını veya bir kısmını kapsayan toplu izin uygulaması yapabilir. İlaveten, toplu iznin kullanılacağı tarihte henüz izne hak kazanmamış çalışanlar da toplu izin uygulamasına dahil edilebilmektedir. Bu konuda da bazı durumlarda çalışanların onayı gerekebilir, hatırlatırız.

d. Kısmi Süreli Çalışma:

Koronavirüs salgınına ilişkin risk ortadan kalkıncaya kadar, işverenler, İş Kanunu’nun 22. Maddesi uyarınca önceden yazılı olarak çalışanlarının onaylarını almak koşuluyla (veya çalışanlar ile karşılıklı mutabakata vararak bu kapsamda ek protokoller imzalamak suretiyle), işyerinde kısmi süreli çalışma uygulamasını yürürlüğe koyabilirler.
Hatırlatmak isteriz ki, kısmi süreli çalışmada, her bir çalışanın çalışma süresi en fazla, normal çalışma süresinin 2/3’ü oranında olmaktadır.

e. Uzaktan Çalışma:

Kısmi süreli çalışmanın bir türü olan uzaktan çalışmada, çalışan, iş görme edimini evinde veya teknolojik iletişim araçlar ile işyeri dışında yerine getirmektedir. Türkiye’nin mevcut durumunda, çalışanların ve toplumun sağlığının güvence altına alınması amacıyla, işverenlerin yavaş yavaş uzaktan çalışma şeklini benimsediği görülmektedir.

f. Kısa Çalışma:

Kısa çalışma zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması halinde iş sözleşmelerinin feshi yerine, işsizlik sigortası fonundan sağlanacak kısa çalışma ödeneğiyle iş sözleşmesini ve şirketleri ayakta tutmayı amaçlayan bir kurumdur.
Burada genel ekonomik, bölgesel veya sektörel bir kriz halinde veya zorlayıcı nedenlerin varlığı durumunda işveren, işyerinde veya bir bölümünde çalışma süresini en az 1/3 oranında azaltmakta veya işyerinde faaliyeti tamamen veya kısmen 4 haftadan az olmamak üzere durdurmaktadır. Kısa çalışma süresi kural olarak 3 ay olup, Cumhurbaşkanı tarafından 6 aya kadar uzatılabilmektedir.

Kısa çalışma yapmak isteyen işverenlerin öncelikle yazılı olarak Türkiye İş Kurumu’na (ve eğer bulunuyorsa, toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya) başvuru yapması gerekmektedir. Türkiye İş Kurumu’nun işverenlerin bu taleplerine onay vermesi durumunda, işverenlerce işyerinde kısa çalışma uygulanabilir.

Kısa çalışma yapılan işyerine çalışanlara ödenecek olan günlük kısa çalışma ödeneği, çalışanlar için uygulanan aylık asgari ücretin brüt tutarının %150’sini geçmemek üzere, sigortalı çalışanın son 12 (oniki) aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının %60’ı olarak belirlenmiş olup; 3 (üç) ayı geçmemek üzere, kısa çalışma süresince Türkiye İş Kurumu tarafından ödenmektedir.

g. İş Sözleşmesinin Haklı Nedene Dayalı Olarak Feshi:

İş mevzuatı uyarınca, işyerinde 1 (bir) haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı nedenlerin bulunması halinde, iş sözleşmeleri çalışanlar tarafından haklı nedene dayalı olarak feshedilebilir.

Zorlayıcı bir neden bulunması ve bu nedenin devlet tarafından kabul edilmesi durumunda, çalışanlara 1 (bir) hafta boyunca İş Kanunu kapsamında yarım ücret ödenebilir ve bu durumda söz konusu 1 (bir) haftanın tamamlanmasını takiben çalışanlar, İş Kanunu uyarınca iş sözleşmelerini haklı nedene dayalı olarak feshedebilir ve kıdem tazminatlarının ödenmesini talep edebilir.

C. SÖZLEŞMELERİNİZ AÇISINDAN

a. İşyeri Kira Sözleşmeleri Açısından

Koronavirüs salgını ve bu kapsamda alınan tedbirlerin, işyeri kira sözleşmeleri bakımından da değerlendirilmesi gerekir zira salgın ve alınan tedbirler işletmelerin faaliyetleri açısından olumsuz etkiye sebebiyet verebilecektir. Keza, 16.03.2020 tarihi itibariyle birçok umuma açık eğlence ve istirahat alanı geçici olarak kapatılmıştır.

Söz konusu işletmelerin taraf olduğu kira sözleşmeleri bakımından bu gelişmeye bağlı olarak kira bedeli ve sair ödeme yükümlülüklerinde bir değişiklik olup olmayacağını değerlendirmek gerekirse, bizce bu durumda kiraya verenden kaynaklı bir durum söz konusu olmadığından, diğer bir deyişle kiraya veren mecuru kullanıma elverişli şekilde hazır bulundurmaya devam ettiğinden ve meydana gelen durum kiracının faaliyet gösterdiği sektöre ilişkin bir risk kapsamında sayılacağından, Türk Borçlar Kanunu’nun genel prensipleri uyarınca kiracının kira bedeli ve sözleşme kapsamında belirlenen sair ödeme (ortak gider vs) yükümlülüğünün devam edeceği kabul edilmelidir. Eğer kira sözleşmesi asgari kira bedeli ve ciro kira bedelinden oluşmakta ise; bu durumda asgari kira bedeli sözleşmede belirtildiği şekilde ödenmelidir ancak ciro kirası zaten mecurdan elde edilen ciroya bağlı olduğundan, faaliyetlerde meydana gelen düşüş ciro kirasının aynı oranda düşmesini sağlayacaktır.

Öte yandan, hükümet tarafından işyeri ve/veya AVM’lerin tamamen kapanmasına yönelik bir karar alınması halinde bu emredici bir düzenleme olacağından kiracıların da kira sözleşmesinden doğan ödeme yükümlülüklerinin askıya alınacağı kanısındayız. Hükümet kararına bağlı kapatma durumunun 5-6 ay gibi bir süre ile devam etmesi halinde, kiracının sözleşmeyi haklı nedenle feshetmesi yahut Türk Borçlar Kanunu madde 138’de düzenlendiği şekilde hakimden kira sözleşmesinin günün koşularına göre uyarlanmasını talep etme hakkı gündeme gelebilecektir.

Yukarıda verdiğimiz bilgiler ışığında hükümet tarafından alınan bir karara bağlı olmaksızın işyerinin kapatılması halinde, kira sözleşmesinin aynen geçerli olmaya devam edeceği görüşündeyiz.

b. Diğer Sözleşmeler

Diğer sözleşme türleri bakımından koronavirüs salgını ve devlet tarafından alınan tedbirlerin tarafların hak ve yükümlülükleri üzerinde etkisini ayrıca değerlendirmek gerekir. Talebiniz halinde bu kapsamda bir değerlendirme yapabiliriz.