8 Kasım 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, Anayasa Mahkemesi’nin 17/5/2023 Tarihli ve 2019/26339 Başvuru Numaralı Mohamma Salem Pashto ve Nazı Salem başvurusuna yönelik olarak vermiş olduğu kararında; başvurucuların adli yardım taleplerin “mütekabiliyet koşulunun sağlanmaması temelinde” reddedilmesinin, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakları kapsamındaki mahkemeye erişim haklarını kısıtladığına hükmetmiştir.

Başvurunun Konusu

Afganistan İslam Cumhuriyeti vatandaşı olan başvurucular Mohamma Salem Pashto ve Nazı Salem Türkiye’ye kaçak yollardan giriş yapmış, uluslararası koruma talebinde bulunarak Türkiye’de yaşamaya başlamıştır. Başvurucular oğullarının bıçaklı saldırı sonucu vefat etmesi üzerine başlattıkları hukuki süreçte adli yardım talebinde bulunmuş, başvurucuların bu talebi Afganistan ile Türkiye arasında imzalanan bir adli yardım anlaşması bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

Başvuru konusu ile doğrudan ilişkili olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 334. Maddesinin 3. Fıkrası şu şekildedir:

“Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır.”

Bu madde uyarınca Türk mahkemelerinden adli yardım talebinde bulunacak bir yabancının “Mütekabiliyet Koşulu” nu sağlaması gerekir. Mütekabiliyet koşulu temelde “Talepte bulunan kişinin ülkesinde, talepte bulunulan ülkenin vatandaşına talep konusu hakkın sağlanıp sağlanmayacağı ile ilintilidir. Eğer sağlanacak idiyse bu kişinin talebi kabul edilir, aksi halde edilmez” fikrine dayanır.

Anayasa Mahkemesi Değerlendirmesi ve Sonuç:

Anayasa mahkemesi bu kararında sırf mütekabiliyet koşulunu taşımadığı için adli yardıma muhtaç kimselerin bu yardımı alamamasını hakkaniyete aykırı görmüş ve ayrıca ilgili kararın 86. paragrafında TBMM’ye bu konu hakkında yasal düzenleme yapması yönünde görüş bildirmiştir.

“Bireysel başvurunun amacına ve işlevine uygun şekilde benzeri ihlallerin de önüne geçilebilmesi amacıyla kanuni düzenleme yapılması hususundaki keyfiyetin TBMM’ye bildirilmesine karar verilmesi gerekir.”

Anayasa Mahkemesi ayrıca HMK m. 334/3 hükmünün, bazı somut olaylar için Anayasa’nın 16. maddesine aykırılık teşkil edebileceğini ve bu durumun da hukuki öngörülebilirliğe zarar verdiğini belirtmiştir (bkz: paragraf 74,75).

Bu kapsamda, Anayasa’nın ilgili 16. Maddesi ise şu şekildedir:

“Temel hak ve hürriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir.”

Bu hükümler ışığında Anayasa Mahkemesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. maddesindeki mütekabiliyet şartının kişilerin özel durumlarını (statü, ödeme gücü vs.) dikkate almadan yabancıların adli yardımdan yararlanmalarına sınırlama getirmesi ve dava açmak isteyen yabancıların gerçekten ödeme gücünden yoksun olup olmadığını değerlendirme konusunda hâkime herhangi bir takdir yetkisi tanınmaması karşısında,  kanunun lafzında geçen mütekabiliyet şartının kural olarak uygulanmasının somut olayda, kanunun bizatihi kendisinden kaynaklanan ve anayasal güvencelerle çatışan bir uygulamaya neden olduğuna kanaat getirmiştir.

Böyle bir durumda, ödeme gücü bulunmadığı açıkça anlaşılan yabancı kişilerin sırf mütekabiliyet şartı yerine getirilmediği gerekçesiyle dava açma hakkından yoksun bırakılmaları sonucu doğabilmekte, bu durum da mahkemeye erişim hakkı bağlamında ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Milletlerarası hukuka uygunluk denetimi kapsamında ilk olarak yabancıların adli yardımdan faydalanması konusunda yükümlülük getiren herhangi bir anlaşmaya taraf olunup olunmadığının mahkemece araştırılarak tespitinin gerekli olmasına ve ayrıca ilgili mevzuatta uluslararası statü kapsamında olan kişilerin açtığı davalarda karşılıklılık şartının aranmayacağına yönelik düzenlemenin yer almasına ve İl Göç İdaresinin başvurucuların uluslararası koruma statüsünde olduğunu belirtmesine rağmen, ilk derece mahkemesi bu konuda herhangi bir değerlendirme yapmamıştır.

Tüm bu gerekçeler göz önüne alınarak Anayasa Mahkemesi, milletlerarası hukuka uygunluk ve kanunilik ölçütleri yönünden yapmış olduğu inceleme sonucunda, ödeme güçlüğü nedeniyle adli yardım talep eden kişinin bireysel başvurusunu, başvurucunun tabiiyetinde olduğu ülke ile Türkiye arasında mütekabiliyet şartından bağımsız olarak değerlendirmiş ve bu talebin reddinin Anayasa’nın36 maddesince güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlaline yol açtığı kanaatine varmıştır.

Sonuç olarak, başka ihlallere ve başvurulara sebebiyet verilmemesi adına kanun koyucu tarafından yasal düzenleme yapılarak konuya açıklık getirilmesi isabetli olacaktır.

Konuya ilişkin olarak Resmi Gazete’ye aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/11/20231108-7.pdf

Emirhan Can
Mehmet Eren Sapmaz
Stajyer Avukat | [email protected]