28 Ekim 2016 Cuma günü resmi gazetede yayımlanmış olan 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu (“Kanun”) 01.01.2017 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu Kanun ile 21.07.1971 tarihli ve 1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanunu yürürlükten kaldırılacaktır. Kanuna ilişkin özet bilgi aşağıdaki gibidir:

– Bu Kanun ile işletmelerin, özellikle de KOBİ’lerin finansman erişimini kolaylaştırmak ve bu işletmelere güvence olarak kullanabilecekleri alternatifler sunulması amaçlanmıştır.

– Kanun ile Rehinli Taşınır Sicili (“Sicil”) kurulacak olup, taraflar arasında yapılacak taşınır rehni sözleşmeleri ancak Sicile tescil edildiğinde rehin hakkı tesis edilecek ve üçüncü kişilere karşı hüküm ifade edecektir.

– Rehin sözleşmesi;

  • Kredi kuruluşları ile tacir, esnaf, çiftçi, üretici örgütü, serbest meslek erbabı gerçek ve tüzel kişiler arasında,
  • Tacir ve/veya esnaflar arasında kurulabilir.

Tacir kavramı bakımından Türk Ticaret Kanununun 12/I-II ve 16. maddeleri uygulanacaktır.

– Bu Kanun kapsamında rehin sözleşmelerinin düzenlenmesi ile Sicil’de tesis edilen işlemler vergi, resim, harç ve benzeri giderlerden muaf tutulmuştur.

– Kanun rehnedilecek taşınır varlıkları sınırlı sayıda düzenlemiştir. Bunlar aşağıdaki şekildedir;

* Alacaklar
* Çok yıllık ürün veren ağaçlar
* Fikri ve sınai mülkiyete konu haklar,
* Hammadde ve hayvan
* Her türlü kazanç ve iratlar
* Başka sicile kaydı öngörülmeyen ve idari izin belgesi niteliğinde olmayan her türlü lisans ve ruhsatlar
* Sarf malzemesi ve stoklar
* Tarımsal ürünler  
* Makine ve teçhizat, araç, ekipman, alet, iş makinaları, elektronik haberleşme cihazları dahil her türlü elektronik cihaz gibi menkul işletme tesisatı
* Ticaret unvanı ve/veya işletme adı
* Ticari işletme ve esnaf işletmesi
* Ticari plaka ve ticari hat
* Ticari proje ve vagonlar
* Kira gelirleri ve kiracılık hakkı  

– Bunlardan ticari işletme ve esnaf işletmesinin (“İşletme”) tamamı üzerinde tesis edilebilecek rehin hakkı dikkat çekmektedir. Buna istinaden, İşletmenin faaliyetine tahsis edilmiş olan ve Kanun’da sayılan varlıkların borcu karşılaması halinde, İşletme’nin tümü üzerinde rehin tesis edilemeyeceği ifade edilmiştir. Eğer karşılayamazsa, bu durumda İşletme’nin tümü üzerinde rehin tesis edilir ve İşletme’nin faaliyetine tahsis edilmiş her türlü varlık rehnedilmiş sayılacaktır.

– İşletme üzerinde rehin tesis edildiğinde işletmenin faaliyetine ilişkin her türlü varlık rehnedilmiş sayılacaktır. Ancak diğer kanunlar uyarınca bir sicile tescili zorunlu olan taşınır rehinlerine ilişkin hükümler saklıdır. Bu taşınır varlıklar üzerinde bu Kanun kapsamında Sicil’e tescil edilmek suretiyle rehin tesis edilmez (siciller arasındaki bilgi paylaşımına ilişkin yönetmelik daha sonradan yayınlanacaktır).

– Kanun ile taşınmaz rehninde (ipotek) uygulanan derece sistemi, taşınırlar için de öngörülmüştür. Bunun yanında taraflarca, rehin sözleşmesinde sonraki sırada yer alan rehinli alacaklılara boşalan dereceden yararlanma hakkı verilebileceği Kanun’da belirtilmiştir.

– Kanun, Sicil’e tescil edilecek rehin sözleşmelerinin yazılı olarak veya elektronik ortamda güvenli e-imza ile yapılmasını düzenlemiştir. Bu kapsamda yazılı olarak düzenlenecek rehin sözleşmelerinin Sicil’e tescil edilebilmesi tarafların imzalarının noterce onaylanması veya sözleşmenin Sicil memurunun huzurunda yapılmasına bağlıdır. Rehin sözleşmelerinde yer alması gereken zorunlu unsurlar yine kanunda belirtilmiştir.

– Kanun, borcun süresinde ifa edilmemesi halinde alacaklıya seçimlik haklar tanımıştır. Bu kapsamda;

a. Medeni Kanunda yer alan “mülkiyetin geçmemesi” maddesinden farklı olarak, birinci derece alacaklı, diğer alacaklıların haklarını gözetmek kaydıyla icra dairesinden rehinli taşınırın mülkiyetinin devrini talep edebilir. Kanun, getirdiği bu seçimlik hak ile lex commissoria olarak bilinen, rehinli malın doğrudan alacaklının mülkiyetine geçme yasağına bir istisna getirmiştir.

b. Alacaklının, alacaklarını varlık yönetim şirketlerine devretmesine olanak tanınmış ve varlık yönetim şirketlerine alacaklının rehin sırasına sahip olma imkânı sağlanmıştır.

c. Alacaklının zilyetliğin devri söz konusu olmayan rehinli taşınırları kiralayabilmesi ve lisans hakkını kullanabilmesi mümkün olmuştur. Ancak bu konuda uygulamanın nasıl olacağı henüz belirlilik kazanmamıştır.

– Rehin, mevcut olmayan veya rehin sözleşmesinin akdedildiği anda rehin verenin mülkiyetinde bulunmayan müstakbel taşınır varlıkları ve bunların getirileri üzerinde de tesis edilebilmektedir.

– Alacaklıya borcun ödenmesi halinde, Kanun rehin alacaklısına alacağın son bulduğu tarihten itibaren üç işgünü içinde rehin kaydının Sicil’den terkinini talep etmesini zorunlu tutmuştur. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde ise rehin alacaklısı güvence altına alınan borcun onda biri kadar idari para cezası ödemekle yükümlü olacaktır. Alacaklı, süresi içinde rehin terkini için başvurmazsa, borcunu ödeyen ve bunu belgeleyen borçlu rehnin terkinini Sicilden isteyebilir.

– Kanun rehin verene veya taşınırı rehin yüklü olarak devralana belirli sorumluluklar yüklemiştir. Bu kapsamda;

a. rehinli varlığın bu Kanun’a aykırı olarak kullanılması,

b. borcun ödenmemesi halinde rehinli varlığın mülkiyetinin devredilmemesi,

c. rehinli varlığın alacaklıya zarar vermek kastıyla tahrip edilmesi veya imha edilmesi,

d. rehinli taşınır varlığın devri ile alacağın devrinin Sicile tescil ettirilmemesi,

e. Sicil’i yanıltmaya yönelik fiillerde bulunulması,

hallerinde alacağını tahsil edemeyen rehin alacaklılarının şikayeti üzerine; güvence altına alınan borç tutarının yarısını geçmemek üzere adli para cezası uygulanacaktır.

– Kanun ile taşınır rehni ile ilgili özel düzenlemeler getirilmiş olsa dahi, bazı konularda uygulamanın nasıl olacağı Kanunun da belirttiği üzere çıkarılacak yönetmelikler ile netleşecektir.