Teknolojinin ve globalleşmenin hızla ilerlediği bir dönemde dünyada olduğu gibi ülkemizde de popülaritesi giderek artan, Bitcoin, Ethereum gibi kripto paraları içinde barındıran kripto para piyasası herkesin ilgisini çekmeye başladı. Günün her saati işlem yapma imkânı sunan, herhangi bir kurum veya kuruluşun denetimine tabi olmayan, çok düşük miktarda komisyon ile işlem yapılabilen kripto para piyasasına artan ilgi, ekonomi alanında olduğu kadar, hukuk alanında da yenilikleri beraberinde getirmeye çoktan başladı…

Kripto para piyasası, herhangi bir ülke veya otoriteye bağlı olmaksızın aracı kurumlar vasıtasıyla işlem görebilen, evrensel olarak kabul gören bağımsız bir elektronik ödeme aracı piyasası olarak değerlendirilmekte. Kripto para piyasası bağımsız niteliği sebebiyle Türk hukukunda kabul gören nakit veya nakit dışı banka kartları gibi ödeme araçlarından farklılık göstermekte. Söz konusu bu farklılık sebebiyle mevcut hukuk düzeninde hukuki niteliği tartışmalara yol açıyor ve bu nedenle hukuksal bir zemine taşınması gerekliliği de elbette doğal olarak ortaya çıkıyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (“TCMB”) tarafından 1 Aralık 2021 tarih ve 31676 Sayılı Resmî Gazete’ de Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para İhracı ile Ödeme Hizmeti Sağlayıcıları Hakkında Yönetmelik yayınlanmıştır. 1 Aralık 2021 tarihi itibariyle yürürlüğe giren bu yönetmelik ödeme sistemleri mevzuatına önemli değişiklik ve yenilikler getiriyor. Mevzuattaki bu yeni düzenleme ile, itibari para karşılığı olarak çıkarılan, sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan gayri maddi varlıkların elektronik para olarak kabul edileceği hüküm altına alınmakta. Bu bakımdan, bitcoin ve benzeri kripto varlıklar ile itibari para dışındaki varlıklara dayalı çıkartılan kripto varlıklar elektronik para olarak değerlendirilmemekte. Bunun yanında Sermaye Piyasası Kanunu’nda değişiklik öngören bir teklif taslağı (“Teklif Taslağı”) Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşındı, bunu da yeri geldiği için belirtmekte fayda görüyoruz. Bu Teklif Taslağına göre kripto varlık, kripto varlık alım satım platformu, kripto varlık saklama hizmeti ve kripto varlık hizmet sağlayıcısı gibi kavramlar, mevzuatta ilk defa tanımlanmış olacak. Teklif Taslağı’na göre platformlarda işlem görecek kripto varlıkların belirlenmesine, işlem görmenin sonlandırılmasına, işlem görmesi sonlandırılan kripto varlıkların elden çıkarılmasına ilişkin düzenleme yapma ve kripto para platformları ve hizmet sağlayıcılarına faaliyet gösterme izin verme yetkisi Sermaye Piyasası Kurulu’na verilmiş durumda.Sermaye Piyasası Kurulu’ndan alınmış izin olmaksızın söz konusu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi halinde cezai yaptırımlar öngörülüyor.

İşlemlerin kısa sürede gerçekleştirilebilmesi, işlem ücretinin düşük olması veya hiç olmaması, merkezi otoriteye bağlı olmaması, ödeme bilgilerinin çalınamaması, yeterli işlem gücünün olması durumunda yeni kripto para biriminin yaratılabilmesi, işlem limitinin olmaması gibi özellikleri sebebiyle gün geçtikçe kripto para kullanımına talep artmakta olduğunu görüyoruz. Her türlü hukuki işlemin güvenli bir şekilde gerçekleştirilebileceği bir veri tabanı olan block zinciri (Blockchain)[1] sistemi içerisinde hayat bulan kripto para kullanımının sağladığı bu avantajlar sebebiyle gelecekte yaygınlaşacağı öngörülmekte ve bu nedenle dünyada çeşitli hukuk düzenlerinde yer edinmeye başladığı malumlarınızdır. Avrupa Birliği Adalet Divanı, 22 Ekim 2015 tarihli kararında Bitcoin ile yapılacak olan ödemelerin herhangi bir para birimi ile yapılan ödemelerden farklı olmadığına, Bitcoin satın almanın vergiden muaf tutulması gerektiğine hükmediyor ve bu şekilde de kripto paraların eşya niteliğinde olmadığını, hukuken ‘para’ niteliğinde olduğunu belirtiyor.

Türk Hukukunda ise henüz kripto paraları doğrudan düzenleyen açık bir mevzuat bulunmamaktadır. Ancak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından, 16.04.2021 tarihinde 31456 Sayılı Resmî Gazetede, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu ile 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunda yer alan yetkiler çerçevesinde “Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik’’ (“Yönetmelik’’) yayımlandı. Bu yönetmelik ile kripto varlıklar yönetmeliğin 3. Maddesi uyarınca şu şekilde ilk kez tanımlandı: “Bu Yönetmeliğin uygulanmasında kripto varlık, dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıkları ifade eder.’’ Yönetmeliğe göre;

  • Kripto varlıklar, ödemelerde doğrudan ya da dolaylı bir şekilde kullanılamaz.
  • Kripto varlıkların ödemelerde doğrudan ya da dolaylı bir şekilde kullanılmasına yönelik hizmet sunulamaz.
  • Ödeme hizmeti sağlayıcıları, ödeme hizmetlerinin sunulmasında ve elektronik para ihracında kripto varlıkların doğrudan veya dolaylı olarak kullanılacağı bir şekilde iş modelleri geliştiremez, bu tür iş modellerine ilişkin herhangi bir hizmet sunamaz.
  • Ödeme ve elektronik para kuruluşlarının kripto varlıklara ilişkin alım satım, saklama, transfer veya ihraç hizmeti sunan platformlara veya bu platformlardan yapılacak fon aktarımlarına aracılık edemez.

Yönetmelik madde 4(1) hükmü uyarınca, hukukumuzda “ödeme hizmeti sağlayıcısı” olarak kabul edilen 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki bankalar, ödeme kuruluşları, elektronik para kuruluşları, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi’nin kripto varlıkların doğrudan veya dolaylı olarak kullanılacağı bir şekilde iş modelleri geliştirmesi, bu tür iş modellerine ilişkin herhangi bir hizmet sunması yasaklanıyor…

            Yönetmelik madde 4(2) hükmünde ise, ödeme ve elektronik para kuruluşları, kripto varlıklara ilişkin alım satım, saklama, transfer veya ihraç hizmeti sunan platformlara veya bu platformlardan yapılacak fon aktarımlarına aracılık edemeyeceği hükme bağlanmakta. Bu hükümde, yalnızca ödeme ve elektronik para kuruluşlarına yasaklama getiriliyor, bankalar bu anlamda yasak kapsamına dâhil edilmiyor. Buna göre, kripto para kuruluşlarına, bankalar ve PTT Bank aracılığıyla her türlü para gönderimi ve fon transferi yapılabilecektir. Ancak bankalar dışında 6493 sayılı Kanunla kurulan ödeme ve elektronik para kuruluşlarının kripto varlık kuruluşlarına her türlü fon transferi yasaklanmış durumda.

Yapılan son düzenlemelerin, mevzuattaki sair düzenlemeleri de beraberinde getirdiğini söylemek yerinde olur. Suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı suçlarının hangi durumlarda oluştuğu ve bunların önlenmesi için üstlenilen yükümlülüklerin neler olduğunu belirleme yetkisi olan Mali Suçları Araştırma Kurulu (“MASAK”) tarafından yayımlanan “Bankalar (T.C. Merkez Bankası ve Yatırım Bankaları Hariç) ve PTT” hakkındaki sektörel Şüpheli İşlem Bildirim Rehberi’nde, Bitcoin ve diğer kripto para birimleriyle yapılan işlemler şüpheli işlem bildirimine konu edilmişti. Suç Gelirlerinin Aklanmasının Ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik madde 4/1(ü) bendine “Kripto varlık hizmet sağlayıcıları” ifadesi eklenerek kripto varlık hizmet sağlayıcıları MASAK düzenlemeleri ile yükümlü olarak gösterilmekte. İlgili yönetmelik uyarınca kripto varlık hizmet sağlayıcılarına “kimlik tespiti yapma, müşteriler tarafından gerçekleştirilen işlemlerin; müşterilerin mesleği, ticari faaliyetleri, iş geçmişi, mali durumu, risk profili ve fon kaynaklarına dair bilgiler ile uyumlu olup olmadığının sürekli iş ilişkisi kapsamında devamlı olarak izleme ve müşterileri hakkındaki bilgi, belge ve kayıtları güncel tutma, MASAK’a şüpheli işlem bildiriminde bulunma” gibi yükümlülükler getiriliyor, bu yükümlülüklerin ihlali halinde cezai yaptırımlar öngörülüyor.  Block zinciri sisteminin doğası gereği bünyesinde anonimlik barındırması özelliği sebebiyle yukarıda özetlemeye çalıştığımız tedbirlerin pratikte nasıl uygulanacağını soru işaretleri barındırıyor, ilerleyen dönemlerde daha da netleşmesi gerektiği kanaatindeyiz.  

Merkezi otoritenin kullanım konusunda herhangi bir düzenleme getirme yetkisi olmaması kripto paraya olan talebin artmasındaki en önemli sebeplerden biri aslında. Kripto paraların bu özelliği de beraberinde çok hızlı işlem yapmak gibi diğer avantajları da beraberinde getirmekte. Dünyada, söz konusu piyasaya artan ilgi sebebiyle birçok ülke kripto para kullanımı için hukuksal temellerini atmaya başladı. Türk hukukunda da, ilerleyen günlerde kripto paraların evrensel olarak kullanımının artmakta olması gerçeği karşısında, önemli yeni düzenlemeler getirilmesi önem arz edecektir.


[1] Güvenli bir veri paylaşımı yapılabilmesine olanak sağlayan, herhangi bir otoriteye ya da merkeze ihtiyaç duymadan, verilerin dağıtılarak ağ üzerinde saklandığı bir kayıt teknolojisi olarak tanımlanabilmektedir.