Türk Hukukunda iki tür mal rejimi modeli mevcuttur. Bunlardan ilki Mal Ayrılığı Modeli, diğeri ise Edinilmiş Mal Modelidir.

1. 01.01.2002 tarihinden öncesi evliliklerde uygulanan model (Mal Ayrılığı Rejimi)

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce evli bulunan çiftler arasında uygulanacak mal rejimiyle ilgili düzenleme 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama şekli hakkında kanunun 10.maddesi uyarınca yapılmıştır. Maddenin 1.fıkrasına göre, Türk Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten-01.01.2002 tarihinden- önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. 01.01.2002 tarihine kadar evlilik birliği içerisinde elde edilmiş mallara uygulanacak rejim mal ayrılığı rejimi olarak kabul edilmiştir.

Mal ayrılığı modelinde her eş kendi malvarlığı değerleri üzerinde mülkiyet hakkına sahip olduğu gibi mal varlığını yönetme, yararlanma, kullanma ve malvarlığı üzerinde tasarruf etme hakkına da sahiptir. Karı ve kocanın malvarlığı değerleri birbirlerinden bağımsız olarak varlığını sürdürmektedir. Evlilik birliğinin sahip olduğu bir malvarlığı söz konusu değildir. Evliliğin sona ermesi ile her eş sahip olduğu malvarlığını alır, diğer eşin malvarlığı üzerinde evlilik birliğinden doğan ayni ya da şahsi bir hakkı yoktur. Eşlerin ekonomik çıkarları bu modelde ön planda tutulmuş ve eşlerin özerkliği tam olarak sağlanmıştır. Bu sistemde, eşlerin evlilik süresince elde ettiği malvarlığının doğrudan veya dolaylı paylaşımı kabul edilmemektedir.[1] Mal ayrılığı rejiminde sanki evlilik olmamış gibi bir mali ilişki söz konusudur. [2] Paylaşım noktasında her bir eşin bireysel mülkiyetinde veya hak sahipliğinde merkezileşen, diğer eşe ne mülkiyet ne de alacak hakkı düzeyinde bir çıkar sağlayan bu sistem eski Medeni Kanunumuz döneminde yasal mal rejimi olarak kabul edilmekteydi.[3]  Mal ayrılığı rejiminde, evlilik öncesi kazanılmış mallar, hangi yolla olursa olsun kazanan eşin olduğu gibi evlilik sonrası kazanılan mallar yine aynı şekilde kazanılış biçimine bakılmaksızın kazanan eşin olacaktır.[4] Her bir eş karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerlerini paylaşmadığı gibi, karşılıksız elde ettikleri malları da paylaşmazlar. Böylelikle evlilik birliği devam ederken her iki eşin ayrı ve bağımsız “özel bir malvarlığı” vardır.[5] Böylesi ayrışma ve bağımsızlık, eşlerin malvarlığının birbirine karışmasını, birbirinden etkilenişini oldukça azaltmaktadır. Bu nedenle edinilmiş mal rejiminde olduğu gibi “katılma alacağını” bulma, “değer artış alacağı”nın tespiti işlemlerinin yapılması söz konusu olmaz.[6]Yürürlükte olan Medeni Kanunumuzda ise bu sistem seçimlik olarak Paylaşmalı Mal Ayrılığı sistemi olarak kabul edilmiştir. Bu demektir ki; eşler ileriye etkili olarak bu mal rejimini mal rejimi olarak seçebilirler.

Şayet böyle bir seçin yapılmadığı takdirde, evlilik birliği içerisinde 01.01.2002 tarihinden sonra edinilmiş malvarlığı değerlerine yasal mal rejimi olan edinilmiş mal rejimi uygulanacaktır. Mal ayrılığı sisteminde; her bir eşin birbirinden bağımsız, ayrı bir malvarlığı bulunmaktadır.[7]

Mal ayrılığı rejiminin genel özelliklerini sıralamak gerekirse;[8] i.) her bir eşin bağımsız ve ayrı malvarlığı vardır, evlilik birliğinin ortak bir malvarlığı bulunmamaktadır, ii.)her bir eş kendi malvarlığını yönetir, ondan yararlanır ve tasarruf eder, iii.) evlilik birliği sona erdiğinde (aynı veya alacak hakkı düzeyinde) bir paylaşım olmaz, iv.) borçlardan da her bir eş bireysel olarak sorumlu olur.

2. Edinilmiş Mal Modeli (Mal Ortaklığı)

Edinilmiş mallara katılma rejimi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile kabul edilmiştir. 4721 sayılı yasanın yürürlük tarihi olan 01.01.2002 tarihinden sonra evlenen çiftler sözleşme ile yasada düzenlenmiş bulunan seçimlik mal rejimlerinden birisini seçmemişlerse evlenme tarihi edinilmiş mallara katılma rejiminin de başlangıcı olacaktır. Bu kapsamda; 01.01.2002 tarihinden önce evlenen çiftlerin 01.01.2002 tarihinden sonra elde ettikleri mallar edinilmiş mal rejimine tabidir. 

Edinilmiş Mal Modelinde (Mal ortaklığı) modelinde ise, evlenme ile eşler arasında oluşan evlilik birliğinin malvarlığı değerleri üzerinde de sağlandığını görüyoruz. Evlilik birliği eşlerin birey olarak önüne geçmektedir. Her eşin malvarlığı diğer eşin malvarlığı ile hukuki bütünlük oluşturarak ortak malvarlığını meydana getirmektedir. Eşler, ortak malvarlığı değerleri üzerinde birlikte mülkiyet hakkına sahiptir, ortak malvarlıklarını aile birliğinin yararına uygun olarak yönetir, kullanır, yararlanır ve ortak malvarlığı değerleri üzerinde beraber tasarruf ederler. Yasal mal rejimi sürerken eşlerin evlilik birliğindeki maddi ve manevi katkılarının bir karşılığı olarak her biri diğer eşin artık değeri üzerinde artık değerin yarısı oranında alacak hakkına sahip olabilecektir.[9] Artık değere katılma alacağı alelade bir alacak olup, para alacağından bir farkı bulunmamaktadır.[10]Evliliğin sona ermesiyle beraber, ortak malvarlığı eşler arasında paylaştırılır. Mal rejiminin sona ermesiyle-ki mal rejiminin sona erdiği tarih boşanma kararının kesinleşme şartı ile boşanma dava tarihidir-mevcut malvarlığının paylaşımı yapılacaktır.

3. Edinilmiş Mal ve Kişisel Mal Ayrımı

Eşlerin malvarlığı iki gruba ayrılmaktadır; kişisel mallar ve edinilmiş mallar.

Konumuz için; edinilmiş mal ve kişisel mal ayrım ve tanımının yapılması büyük önem arz etmektedir. Zira, edinilmiş mal, paylaşıma konu olup, her bir eşin ½ oranında katılma alacağı söz konusu iken, kişisel mal paylaşıma konu olmaz, anılan mal kimin elinde ise ya da kimin adına kayıtlı ise, bu mal o eşindir. Başka bir deyişle, eşlerden birine ait mal edinilmiş mal ise mal rejiminin tasfiyesinde dikkate alınacak, eğer kişisel mal ise tasfiyede dikkate alınmayacaktır.[1]

3.1. Edinilmiş mal

Türk Medeni Kanununun 219/1 maddesi uyarınca; edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.[2] Eşler arasında, edinilmiş mallara katılma rejiminin başladığı-01.01.2002 tarihinden-eşler arasındaki mal rejiminin kanun hükmü gereği, hakim kararı veya eşlerin mal rejimi sözleşmesi yapıp başka bir mal rejimini seçmeleri ile sona ereceği ana kadar eşlerin edindikleri mallar edinilmiştir. Edinilen malın, mal rejiminin devamı süresince edinilmiş olması gerekir. Eşlerin 01.01.2002 tarihinden itibaren evlilik birliği içerisinde edinmiş olduğu mallar edinilmiş maldır. Anılan edinilmiş mallar, boşanma davasının kesinleşmesi ile birlikte malların tasfiyesinde paylaşıma konu edilir. Anılan mallar üzerinde her bir eşin ½ oranında yasadan doğan katılma alacağı mevcuttur. Şu hususu da ayrıca belirtmek gerekir ki, bir eşin yine 01.01.2002 tarihinden sonra edindiği malvarlığı değerleri kişisel mal olabilir-ki bu durumda anılan malda diğer eşin talep hakkı yoktur, bu mal paylaşıma konu edilemez. Kişisel mal bölümünde bu hususu daha detaylı aktaracağız.

Ezcümle edinilmiş malın varlığından söz edilebilmesi için şu şartların varlığını aramak gerekir;[3] i.) ilk koşul, ortada bir malvarlığı değerinin bulunması gerekir, ii.) ikinci koşul yasal mal rejiminin var ve devam ettiği bir dönemde edinimin gerçekleşmesidir, iii.) üçüncü koşul, kazanımın karşılık verilerek elde edilmiş olmasıdır, iv.) dördüncü koşul, edinilen malvarlığı değerleri kanun veya sözleşme ile kişisel mal haline getirilmemiş olmalıdır.

Yukarıda belirttiğimiz koşulları biraz daha detaylı değerlendirmek gerekirse;

1. Ortada bir malvarlığı değerinin bulunması

Edinilmiş malı tanımlayan ve düzenleyen Türk Medeni Kanununun 219.maddesinde yer alan mal kavramı dar ve teknik anlamda şeyi veya nesneyi ifade eder tarzda kullanılmış değildir.[4] Bununla kast edilen malvarlığı değeri, yani para eden ve paraya dönüştürülebilen her türlü değerdir. Malvarlığı kavramına taşınır, taşınmaz ile bunlar üzerindeki ayni haklar ve hatta beklenen haklar da dahildir.[5]

2. Yasal mal rejiminin var ve devam ettiği bir dönemde edinimin gerçekleşmiş olması

Bir malın edinilmiş mal haline gelmesi zamansal sınırlamaya tabi tutulmuştur. Aşağıdaki yargı kararlarından da açıkça anlaşılacağı üzere, mal rejiminin başlamasından-yani 01.01.2002 tarihinden-önce kazanılan veya sona ermesinden sonra kazanılanlar edinilmiş mal sayılmayacaktır.

3. Eşin kazanımı karşılık vererek elde etmiş olması

Kazanımın elde edilmesi için bir karşılık verilmesi gerekir. Bu noktada “karşılık” ibaresinin bir nebze detaylandırmak gerekir. Eşin bir malı edinirken karşılığında verdiği veya yaptığı edim, emek eksenli bir edim olabilir.[6]  Öte yandan eşin malı edinmesi para vermek suretiyle gerçekleşebilir. Satım sözleşmesi en tipik örnektedir. Şayet eşin edinimi karşılıksız olmuşsa, bu durumda, yine aşağıda “kişisel mal” başlığı altında açıklayacağımız üzere, bu malvarlığı değeri kişisel mal olur ve paylaşıma konu olamaz.

4. Edinilen mal varlığı değeri kanun veya sözleşme ile kişisel mal haline getirilmemiş olmalıdır.

Kanun uyarınca hangi durumlarda kişisel maldan bahsedileceği ve eşlerin mal rejimi sözleşme yapma halleri aşağıda detaylı olarak işleneceğinden bu kısımda herhangi bir açıklama yapmıyoruz.

Tam da bu noktada yukarıda belirttiğimiz, edinilmiş malın kriterleri ortaya koyan yargı kararlarını işlemek isteriz.

Nitekim Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 18.06.2012, 2011/7583 E., 2012/5642 K. sayılı ilamı;

“ Uyuşmazlık konusu 46 …560 plakalı araç edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 22.10.2018 tarihinde edinilmiş bulunulduğundan kural olarak edinilmiş mal sayılır.”

şeklindedir. Bu kararda belirtilen araç 01.01.2002 tarihinden sonra-yani yasal mal rejimi olan edinilmiş mal rejimine geçildikten sonra-edinilmiş olduğundan araç üzerinde eşlerin ortaklığı söz konusudur.

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 2010/63 E., 2010/3936 K. sayılı ve 15.07.2010 tarihli ilamı;

dava konusu para yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimin geçerli olduğu dönemde edinildiğine ve dövizin davalının kişisel malı (TMK.nun 222/son) olduğu kanıtlanamadığına göre, yukarda açıklanan esas ve ilkeler gözönünde tutularak davacının katılma alacağı 1/2 olarak belirlenmesi gerekir.”

şeklindedir. Bu karara konu olayda, dava konusu para, edinilmiş mal rejimi olan 01.01.2002 tarihinden sonra edinilmiş olduğundan; anılan para davalının kişisel malı değildir, anılan para üzerinde eşlerin ½’şer hakkı bulunmaktadır. Buna göre, davacının ½ lik kısma ilişkin katılma alacağı yerindedir.

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 2011/596 E., 2011/4816 K. sayılı ve 03.10.2011 tarihli ilamı;

“Taşınmaz, 01.01.2002 tarihinden sonra edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde 21.09.2005 tarihinde satın alınarak davalı koca Ramazan Kesici adına tescil edilmiştir. O halde dava; edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkindir. 

şeklindedir. Bu kararda da; taşınmazın yasal mal rejimi olan edinilmiş mal rejimi dönemi içinde alındığından mal üzerinde eşlerin ½’şer hakkı olduğu kabul edilmiştir.

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 22.12.2009 tarih, 2009/5085-6338 sayılı ilamı;

“Dava konusu villa taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınmış edinilmiş maldır. Söz konusu mal varlığı, evlilik birliğini sona erdiren boşanma davasının kesinleşme tarihinden sonra 09.08.2006 tarihinde satın alınmıştır. ”

şeklindedir. Anılan kararda, dava konusu villanın 09.08.2006 tarihinde-yani edinilmiş mal rejimine geçildiği 01.01.2002 tarihinden sonra- edinildiği sabit olduğundan anılan villa edinilmiş maldır, davacı eş davalı eşten 1/2 ‘lik katılma alacağını talep edebilir. 

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 13.06.2013, 2013/220-9172 sayılı ilamı;

“dava konusu araç taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 08.04.2005 tarihinde satın alınmış ve davalı adına tescil edilmiştir. Taşınmaz edinme tarihi itibarıyla edinilmiş mal olup; bunun aksinin TMK 222/1 maddesi gereğince davalı tarafından ispatı gereklidir.”

şeklindedir.

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 19.03.2013 T., 2012/13149, 2013/3888 sayılı ilamı;

Dava konusu taşınmazlardan 1390 ada 1 parsel 19.06.2006, 2875 ada 1 parseldeki 1, 12 ve 13 numaralı mesken ile dükkanlar 08.06.2005, 06 EZB 59 plakalı araç ise 01.09.2008 tarihinde davalı adına satın alınarak tapu ve trafikte tescil edilmişlerdir. Diğer davalı adına banka hesabındaki para bakımından getirtilen ekstrelere göre hesap açılış tarihlerinin 01.01.2002 sonrası ve evlilik birliği içinde olduğu anlaşılmaktadır. Edinme ve hesapların açılma tarihleri itibarıyla davacının talebi katılma alacağı niteliğindedir.”

şeklindedir.

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 26.04.2011, 2010/5664-2011/2495 sayılı ilamı;

Kural olarak, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallar üzerinde tarafların birbirlerinden TMK.nun 231. maddesi gereğince artık değer isteme hakları bulunmakta olup, aynı kanunun 236/1. maddesi uyarınca da artık değerin yarısı üzerinde karşılıklı hak sahibidirler. TMK.nun 222/son fıkrası uyarınca bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir.Böyle bir malın edinilmiş mal olmadığını veya kişisel mallar yerine geçen bir mal olduğunu ileri süren kişi bu iddiasını kanıtlamak zorundadır.”

şeklindedir.

3.2 Kişisel Mal

Edinilmiş mallara katılma rejiminin eşler arasında geçerli olmasından önce veya sona ermesinden sonra elde edilen her türlü malvarlığı değerli kişisel maldır, paylaşıma konu edilemez, diğer eşin hakkı bulunmamaktadır. Bir takım durumlarda da, mal, evlilik birliği içerisinde, 01.01.2002 tarihinden sonra-yani edinilmiş mal rejiminin uygulandığı dönem içerisinde-edinilmiş olsa dahi, bu mal Türk Medeni Kanununun 220. maddesi uyarınca kişisel mal olarak değerlendirilebilir. Böyle bir durumda, anılan mal edinilmiş mal olmaz, diğer eşin malda herhangi bir hakkı söz konusu olmaz, mal hangi eş adına alınmışsa, mal o eşe aittir. Kişisel mallar, edinilmiş malların aksine, evlilik birliğinin paylaşılması gereken bir edinimi olarak değerlendirilmemektedir.[7] Kişisel mal grubuna ait malvarlığı değerleri, bu değerlerin hizmet ettiği amaç doğrultusunda evlilik birliğine değil eşlere aittir. Dolayısıyla kişisel mallar edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde diğer eşle paylaşılmadığı gibi, edinilmiş mallara katılma rejimi devam ederken de edinilmiş mallarından farklı olarak eşlerin tasarrufuna bırakılmıştır.[8]

Türk Medeni Kanunun 220.maddesinde kişisel mallar aşağıdaki şekilde sıralanmıştır;

  • Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
  • Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği mal varlığı değerleri,
  • Manevi tazminat alacakları,
  • Kişisel mallar yerine geçen değerler,

Konumuzu ilgilendirmesi sebebi ile bu noktada yukarıda belirttiğimiz 2.maddeyi işleyeceğiz. İşbu hukuki görüşümüzü sunduğumuz dava dosyasında yukarıdaki diğer hallere yönelik herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.

Bu maddeyi iki başlık altında inceleyeceğiz;

1. Katılma Rejiminden Önce Edinilen Mallar

Kazanım faaliyetinin 01.01.2002 tarihi olan edinilmiş mal rejimi döneminin başlangıcından önce edinilen mallar kişisel maldır, paylaşıma konu edilemez. Bu nedenle, “mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığı değerleri” kişisel mal olarak sayılmıştır. Nitekim Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 2005/16726 E., 2006/1095 K. sayılı ve 07.02.2006 tarihli ilamı; “Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığı değerleri o eşin kişisel malıdır” şeklindedir.  

2. maddede belirtilen ihtimallerden olayımızı da ilgilendiren ihtimal; bir eşin diğer eşe payını, mala ilişkin hakkını bağışlamasıdır.

Buna göre, evlilik birliği içerisinde edinilmiş mal rejimi dönemi içinde yani 01.01.2002 tarihinden sonra bile olsa eşin diğer eşe  herhangi bir şekilde karşılıksız kazandırdığı mal varlığı değerleri kazanan eşin kişisel malıdır, edinilmiş mal değildir, bu malda hakkını devreden eşin herhangi bir hakkı söz konusu değildir, bu mal adına kayıtlı eşe aittir. Burada önem arz eder husus, karşılıksız unsurunun bulunmasıdır. Şayet, eş bir hakkını veya alacağını diğer eşe devrediyorsa, devreden eşin bu devir karşısında herhangi bir kazanım sağlayıp sağlamadığının değerlendirmesi gerekir. Şayet, devreden eş herhangi bir kazanım elde etmiyor ve malı, alacağı veya hakkı herhangi bir karşılık olmaksızın devrediyorsa, bu durumda, bu mala yönelik edinilmiş mal iddiasında bulunamaz, katılma alacağı, katkı payı veya değer artış payı talep edemez, bu mal artık devralan eşin kişisel malıdır. Zira, edinilmiş mallara katılma rejiminde karşılığı verilmeksizin edinilmiş mallar paylaşıma tabi olmaz. Kim kazanmış ise, onun kişisel malı olarak tasfiyede göz önünde tutulmalıdır. Yukarıda belirttiğimiz üzere, mal rejimi süresince elde edilmiş olsa bile sonuç böyledir. Çünkü bu tür kazanımlarda karşılık yoktur.[9]

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 2010/5450 E., 2011/2306 K. sayılı ve 19.04.2011 tarihli ilamı;

“davacı dilekçesinde “…arabayı kendi çalışmalarım ile aldım ve arabayı eşimi mutlu etmek için davalının üzerine yaptım..” şeklinde açıklamada bulunmakta olup; bu açıklama karşısında aracın davacı tarafından davalıya bağışlandığının ve aracın davalının kişisel malı olduğunun kabulü gerekir.”

şeklindedir. Anılan Yargıtay kararına konu olayda, araç, davacı tarafından, davalı eşe karşılıksız olarak devir edilmiştir. Devreden eşin devri herhangi bir karşılık almadan yapması, anılan devrin bağış niteliğinde olduğunu ve artık bağışlanan malın davalının kişisel malı olduğunu ortaya koymaktadır. Böylelikle, devreden eş, devredilen mal hakkında herhangi bir hak talep edemez. Bu hususla ilgili çokça emsal yargı kararına aşağıdaki bölümlerde yer vereceğiz.

4. Edinilmiş Mal Rejiminde Katılma Alacağı, Katkı Payı Alacağı ve Değer Artış Payı Alacağı

Edinilmiş mal rejiminde, eşlerden biri diğer eşten şartları mevcut olduğu takdirde; katılma alacağı, katkı payı alacağı veya değer artış payı alacağı talep edebilir. Şimdi bunların ne anlama geldiklerini inceleyelim.

4.1. Katılma Alacağı

Eski Türk Medeni Kanununda çalışmayan ev hanımlarının evlilik içerisinde edinilmiş olan mallarda para ile ölçülebilen maddi bir katkısı bulunmadığından söz konusu edinilen mallarda hak iddia edememekteydi. Kanun koyucu, 01.01.2002 tarihinden itibaren evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallarda çalışmayan eşe de ½ oranında hak tanımıştır.  Yani edinilmiş mal rejiminin devamı süresince-yani 01.01.2002 tarihinden boşanma dava tarihine kadar-bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı, eklenecek değerlerden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin yarısı oranında diğer eşin alacak hakkıdır.

4.2 Değer Artış Payı Alacağı

Türk Medeni Kanununun 227/1 maddesi;

Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.”

şeklindedir. Anılan madde uyarınca, eşin diğer eşin mülkiyetinde bulunan malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına (kişisel malı ile) bir katkıda bulunmuşsa, bu katkısını “değer artış payı” altında talep edebilir. Değer artış payı alacağını talep etme koşullarını sıralayacak olursak; i.) öncelikle resmi bir evlilik mevcut olmalıdır, ii.) mal rejimi sona ermelidir, iii.) diğer eşin malvarlığının edinilmesine, korunmasına veya iyileştirilmesine katkı yapılmalıdır, iv.) olayımızı da ilgilendiren en önemli şart olarak katkı yapan eşin hiç ya da uygun bir karşılık almamış olmasıdır. Uygulamada karşılaşılan en önemli uyuşmazlık; eşin edinilmiş malvarlığı değerinde hem değer artış alacağı hem de katılma alacağı olması durumudur. Bu durumda öncelikle eşin değer artış alacağı, malvarlığı değerinden mahsup edilecek akabinde de bakiye kalan değer üzerinden eşin katılma alacağı hesaplanacaktır. [10]

4.3 Katkı Payı Alacağı

Yukarıda değer artış alacağı bölümünde belirttiğimiz, eşin diğer eşin malvarlığına yaptığı katkı 01.01.2002 tarihinden önce ise katkı payı alacağı söz konusudur. Yargıtay yasal mal rejimi olan edinilmiş mal rejiminin yürürlüğe girmesinden önceki dönemde katkı payı adı altında benzer bir uygulamaya yer vermiştir.[11] Yargıtay uygulaması ile gelişen katkı payı alacağı, 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu ile yasalaşmıştır.[12] Katkı payı alacağı ile değer artış alacağı arasındaki fark şu dur ki; katkı payı alacağında katkı oranı belirlenirken dava tarihindeki (sürüm) rayiç değeri dikkate alınırken, değer artış payı alacağında ise katkı oranı belirlenirken karar tarihindeki (sürüm) rayiç değeri nazara alınır.

[1] Prof.Dr.Nazan MOROĞLU, Medeni Kanunda Mal Rejimleri, s.25, 27

[2] Prof.Dr.Ahmet Kılıçoğlu, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, s.42

[3] Prof.Dr.Suat SARI, Evlilik Birliğinde Yasal Mal Rejimi olarak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, s.135

[4] SARI, s.136

[5] HAUSHEER/REGINA AEBI-MÜLLER, Art.197, s.1112

[6] Prof.Dr.Turgut AKINTÜRK, Türk Medeni Hukuku, Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmış Aile Hukuku, 2.Cilt, s.146

[7] ZEYTİN, s.166

[8] Hausheer/BASLER Art. 198 Nr.1 vd.

[9] ACAR, s.245

[10] Yargıtay 8.HD, 05.11.2019, 5762/9849 sayılı kararı

[11] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E.2000/2-959 K.2000/972 sayılı ilamında; eşin diğer eşin mal edinmesine karşılıksız katkıda bulunması nedeniyle sahip olacağı tazminat katkı payı tazminatı olarak adlandırılmıştır.

[12] Burhan Hayran, Mal Rejimleri Şerhi, s.225 vd.

Serkan Kolay